18 Nisan 2010 Pazar

Kemancının Eli

Çok eski zamanlarda, tanrıların yaşadığı dönemde Joshua Bell adında bir adam varmış. Joshua Bell çok büyük bir keman ustasıymış. Öyle ki onu dinlemeye çok uzaklardan gelenler olur keman çaldığı gecelerde onu dinler ruhlarını doyurur, evlerine -çok uzaklarda kalan yuvalarına- geri dönüşe başlarlarmış. Joshua Bell bu yeteneğine aldırmadan hayatını yalnızca tek bir insan için yaşıyormuş. O insan onun için öyle bir şeymiş ki kemanını ne zaman eline alsa, tellerine ne zaman dokunsa onunla olduğunu hissediyor; nefes alışverişlerini bile kemanından çıkan melodilere göre ayarlıyormuş. En iyi bestelerini de her zaman o kadını, Matilda’yı gördüğü zaman yapıyormuş.
Matilda da Joshua Bell’i delicesine seviyormuş. Bu iki aşık ve Joshua Bell’in kemanı ülkenin dört bir yanına oradan da diğer ülkelere yayılmış durmuş. Zaman geçtikçe hem aşkları büyüyormuş hem de kemanının büyüsü. Bir zaman sonra joshua Bell’in bu yeteneği ve Matilda’ya olan bu aşkı öyle bir hal almış ki aşk tanrısı Eros bile onları yakından görmek için dünyaya inmiş. Matilda’yı gördüğü an Joshua Bell’in ve ezgilerinin tüm sırlarını çözüvermiş. Bir insan kılığına girip Matilda’nın karşısına dikilmiş. Birbiri için yaratılmış iki insandan birine, gözlerini içine bakarak, onunla gelmesini ve bir tanrıça olmasını teklif etmiş. Eğer gelmezse kendisini lanetleyeceğini söylemiş. Matilda, hayatının anlamını; yaşama amacını düşünüp aşk tanrısı Eros’un teklifini reddetmiş ve o an Eros’un kızgınlığı gökten ışıl ışıl parlayan bir laneti Matilda’nın üzerine indirmiş. Matilda üzülmesinden korktuğu Joshua’ye olayı hiç anlatmamış ama birkaç gün içinde lanet etkisini göstermiş ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Joshua Bell, ülkenin en iyi doktorlarını en iyi şifacılarını büyücülerini çağırmış. Sevdiği kadını kurtarmak için dört bir tarafı dolaşmış. Gittiği her kapıdan çağırdığı her insandan aynı cevabı almış. Bunun dönüşünün olmadığını lanetin ancak Matilda’nın ölümü ile son bulacağını söylemişler. Joshua Bell inanmamış. Etrafındaki herkese onu yaşatacağını ya da her şeyin onunla birlikte yok olacağını söylemiş. Çaresini bulamayınca Matilda’nın baş ucunda oturup onu acıyla kıvranmasını izlemiş. Matilda ona bakıyor ama aslında onu görmüyormuş. Joshua Bell Matilda’nın acısı dindirmek için kemanını kutusundan çıkarmış ve o güne kadar hiç duyulmamış bir besteyi çalmaya başlamış.
Kemanın her tınısında Matilda daha rahat nefes alıyor, kasılmaları azalıyormuş. Bunu gören joshua Bell eserini daha da hızlı çalmaya başlamış. Tek katlı evinden yayılan melodi o kadar güzelmiş ki şehirde yaşayan tüm halk evlerinden çıkıp melodinin geldiği yere: Joshua Bell’in evinin önüne yürümeye başlamışlar. Matilda’nın son anlarını yaşadığını anlayan Joshua Bell, gözlerinden akan yaşlara aldırmadan kemanını çalmaya devam ediyormuş. Matilda’yı almaya gelen ölüm tanrısı Thanatos, odanın içinde belirdiğinde kemanın tınısı onu bile etkilemiş. Thanatos, böyle bir melodiyi nasıl çaldığını anlamaya çalışarak joshua Bell e bakıyormuş. Joshua Bell ise gözlerini Matilda’dan ayırmadan kemanını çalmaya devam ediyormuş. Thanatos Matilda’ya yaklaşmış kasılmalar tekrar sıklaşmış. Matilda çırpındıkça, Joshua Bell melodisini daha da arttırıyormuş. Thanatos bunun üzerine Joshua Bell’e görünmüş. Joshua Bell, korkmasına rağmen çalmayı bırakmıyor: eğer çalmayı bırakırsa hayatını Matilda’sını kaybedeceğini zannediyormuş.
Onun bu durumuna ve sevgisine şaşıran Thanatos, bir anlaşma yapmayı önermiş. Joshua Bell gözlerinden yaşlar akarak , daha anlaşmayı duymadan kabul ettiğini söylemiş. Ölüm tanrısı Thanatos anlaşmasının şartlarının çok ağır olduğunu ve asla bozulamayacağını hatırlatıp iyi düşünmesini söylemiş. Joshua Bell dikkatle Thanatos anlattığı anlaşmayı dinliyor, bir yandan da can çekişmekte olan Matilda’sı için kemanını çalmaya devam ediyormuş. Anlaşmaya göre: Thanatos, Joshua Bell’in ruhunu alacak ama aynı zamanda Matilda’nın yaşaması için, onun ruhunu ebediyen keman çalmaya mahkum edecekti. Buna karşılık da Matilda, Joshua Bell keman çaldıkça mutlu bir şekilde yaşayacak ve geçmişe dair hiçbir şey hatırlamayacaktı. Bu ağır anlaşmayı duyan Joshua Bell, sevgili Matilda’sı için kendisini feda edip anlaşmayı kabul etti. Matilda’nın kasılmaları, acıları bir anda son buldu. Yataktan kalkan Matilda, bir anda koşarak dışarı çıktı. Joshua Bell, hem sevinçten hem de bir daha ona dokunamayacak olmanın verdiği üzüntüden, ağlayarak kemanını çalmaya devam ediyordu. Artık bedeni yoktu, ruhu tutsaktı ve yalnızca o kemanını çaldığı sürece Matilda’sı yaşayacaktı.
Yıllar yılları kovaladı. Joshua Bell çalmaya devam ediyor, Matilda’sının her anını ölüm tanrısı Thanatos yanında, göklerden izliyordu. Joshua Bell’in çaldığı her bestesi tüm kainata yayılıyor ve tüm tanrılar tarafından duyuluyordu ama bir tek şey eksikti hayatını uğruna feda ettiği, ruhunu esir ettiği kadın: Matilda. Joshua Bell kemanıyla anlaşmanın bedelini ödemeye devam ederken, tanrıların tanrısı Zeus bu ilahi tınıların sahibini merak etti. Joshua Bell’i ve kemanını gören Zeus onun aşkı için yaptığı bu fedakarlığa karşı bir iyilik yapmaya karar verdi. Tanrılar tarafından yapılan anlaşmanın kendi tarafından bile bozulamayacağını bildiğinden bir insana, Andrea Rebec’e, bir gece rüyasında kemanı ve yapımını anlattı.
Andrea ertesi sabah uyandığında hemen keman yapmaya koyulmuş, uzun süre çalıştıktan sonra hayalindeki kemanı yapmayı başaran Andrea, notaları tınıları yavaş yavaş keşfetmiş ve halka kemanı tanıtmaya başlamıştı. Kemanın sesinden çok hoşlanan insanlar onu çok sevmiş ve kendileri de çalmak istemişler. Bunun üzerine Andrea, diğer insanlara da keman yapmaya başlamış. İnsanlar arasında yayılmaya başlayan keman kısa sürede kendi ustalarını yaratmaya başlamış. Niccolo Paganini, Alexander Markov, Farid Farjad gibi kemancılarla yapılan besteler insanların hayatlarını etkilemeye devam etmiş. Kemancılar arasındaki bir inanışa göre kemancı ne zaman kemanını eline alıp çalmaya başlasa , aşkı için ebediyen keman çalmaya mahkum edilen Joshua Bell’in kemancı eserini bitirene kadar dinlenebildiği söylenir ve kemancı eserini bitirdiğinde kemanını dayadığı sol omzunda değil sağ omzunda bir sıcaklık hisseder. Bilim adamları bunu keman yayını sağ elde tutulmasından kaynaklandığını söyleseler bile kemancılar arasında bu Joshua Bell’in elinin sıcaklığı ve ondan arta kalan minnettarlığının izi olarak kabul edilir.
Bu hikayeye inanan her kemancı kemanını omzuna dayadığı anda, tüm yeteneğinin kullanarak en iyi tınıyı yakalamaya çalışır, çünkü eğer bunu başarırsa Joshua Bell’in sonsuz mahkumiyetinde çok küçük de olsa dinlenmesine katkı sağlayacaktır.

Ümit YILMAZ

0 yorum:

Yorum Gönder

Hayat Bu Kadar Kısa


-