21 Temmuz 2009 Salı

Empati
Genc bir cift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine tasinmislar. Sabah kahvalti yaparlarken, komsu da camasirlari asiyormus. Kadin kocasina ' Bak, camasirlari yeterince temiz degil, camasir yikamayi bilmiyor, belki de dogru sabunu kullanmiyor.' demis. Kocasi ona bakmis, hicbir sey soylememis, kahvaltisina devam etmis.
Kadin, komsusunun camasir astigini gördügü her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmis.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komsusunun camasirlarinin tertemiz oldugunu goren kadin cok sasirmis 'Bak' demis kocasina ' çamasir yikamayi öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim ögretti acaba ?'
Kocası: 'Ben bu sabah biraz erken kalkip camları sildim' diye cevap vermis.

Bilge ve Köpek
Bir bilge, bir göletin başında oturmaktadır. Susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak gölete kadar gelip, tam su içecekken kaçması dikkatini çeker. Dikkatle izler olayı. Köpek susamıştır ama gölete geldiğinde sudaki yansımasını görüp korkmaktadır. Bu yüzden de suyu içmeden kaçmaktadır. Sonunda köpek susuzluğa dayanamayıp kendini gölete atar ve kendi yansımasını görmediği için suyu içer. O anda bilge düşünür:
-Benim bundan öğrendiğim şu oldu,der.
-Bir insanın istekleri ile arasındaki engel, çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır. Kendi içinde büyüttüğü engellerdir. İnsan bunu aşarsa, istediklerini elde edebilir.
Ama biraz daha düşününce aslında gerçek öğrendiği şeyin bundan farklı olduğunu görür. Asıl öğrendiği şey, insanın bir bilge bile olsa bir köpekten öğrenebileceği bilginin var olduğudur.

Fırça ve Kalem
Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta öğrencisini uğurlamış. Çırağına ''Yaptığın son resmi şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?"" demiş. Resmin yanına kırmızı bir kalem bırak insanlara resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi unutma diye ilave etmiş.
Öğrenci birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez yanına bir paket dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş. Yanına da , insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra birde bakmış ki resmine hiç dokunulmamış. Sevinçten ustasına koşmuş.
Usta ressam şöyle demiş:
'' İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştri sağnağı ile karşılaşabileceğini gördün. Hayatında resim dahi yapmamış insanlar gelip senin resmini karaladı. İkincisinde, onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuşu düzeltmeye cesaret edemedi.''
Emeğinin karşılığını ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.
Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunmayasın.
Asla bilmeyenlerle tartışmayasın...

Geç Kalma
Bir zamanlar Afrika'da kayıp bir şehri aramakta olan arkeologlar, beraberlerindeki eşya ve yükleri, hayvanların ve yerlilerin yardımı ile taşıyarak uzun bir yolculuğa çıkmışlar. Kafile zor doğa koşullarında, balta girmemiş ormanların içinde ilerleyerek, nehirleri, çağlayanları geçerek yolculuğa günlerce devam etmiş. Fakat günlerden bir gün yerlilerin bir kısmı birden durmuşlar. Taşıdıkları yükleri yere indirmişler ve hiç konuşmadan beklemeye başlamışlar. Ulaşmak istedikleri yere bir an önce varmak isteyen batili arkeologlar bu duruma bir anlam veremeyip, zaman kaybettiklerini, bir an önce yola devam etmeleri gerektiğini anlatarak, yerlilerin neden durduklarını öğrenmek istemişler. Fakat yerliler büyük bir suskunluk içinde sadece bekliyorlarmış. Bu anlaşılmaz durumu yerlilerin dilinden anlayan rehber, onlarla bir sure konuştuktan sonra su şekilde ifade etmeye çalışmış:
"Çok hızlı gidiyoruz. Ruhlarımız geride kalıyor."
Modern şehir hayatinin ve cağımızın getirdiği en büyük sorunlardan biri bu; "hızla ve sonu bir turlu gelmeyecek olan hedeflere doğru çılgınca koşuşturmak" ve koşuştururken etraftaki ayrıntıları, manzaraları, küçük mutlulukları, kısaca hayata dair pek çok yaşanası güzelliği görememek ve kaçırmak...Ya da yaşanan yığınla drama, saçmalığa ve ilkelliğe seyirci kalmak, duyarsızca sadece bakıp geçmek ve gitmek...

Bakış Açısı
İleri derecede hasta iki adam ayni hastane odasindaydilar.
Adamlardan birinin her ogleden sonra 1 saatligine oturmasina izin veriliyordu,
cigerlerindeki suyun suzulmesi icin.
Bu hastanin yatagi odadaki tek pencerenin tam yanindaydi.Diger hasta ise hep sirtustu yatmak zorundaydi.
Bu iki hasta saatlerce birbiriyle konusur, eslerini, ailelerini, evlerini,islerini, askerlik anilarini, tatilde gittikleri yerleri anlatirlardi birbirlerine.
Pencerenin yanindaki hasta, her ogleden sonra oturmasina izin verdikleri saati diger hastaya pencereden gorebildiklerini anlatarak geciriyordu.
diger hasta hep bir sonraki gunu iple cekmeye basladi, disaridaki renkli ve hareketli dunyayi dinlemek icin.
Pencere, icinde cok guzel bir göl olan parka bakiyordu.Ördekler ve kugular gölde yuzerken çocuklar model bot'larini suda yuzduruyorlardi.
Genc asiklar, gokkusaginin tum renklerindeki ciceklerin arasinda kol kola dolasiyorlardi.Ulu agaclar etra fi susluyor, uzaktan sehrin silueti gorunebiliyordu.
Pencere kenarindaki adam bunlari muhtesem bir detayla anlatirken, odanin diger ucunda yatan adam gozlerini kapar ve bu muhtesem manzarayi hayalinde canlandirirdi.
Sicak bir ogleden sonra, pencerenin yanindaki adam gecmekte olan bir senlik alayini tarif etti.Diger adam bando seslerini duyamasa bile hayalinde canlandirabiliyordu, pencere kenarindaki adamin tasviriyle.
Gunler ve haftalar gecti.
Bir sabah banyo yaptirmak icin su getiren gunduzcu hemsire pencere kenarinda yatan hastanin cansiz bedeniniyle karsilasti:
uykusunda, huzur icinde ölmüştü.
Huzunlendi, hastane gorevlilerini cesedi disari tasimalari icin cagirdi.
Uygun zaman gectigine kanaat getirir getirmez,diger hasta pencerenin kenarindaki yataga tasinmasinin mumkun olup olamayacagini sordu.Hemsire Memnuniyetle istegini yerine getirdi, hastanin rahat oldugundan emin Olduktan sonra onu yalniz birakti.
Yavasca, duydugu aciya aldirmadan, bir dirsegine yaslanarak disaridaki dunyaya bakmak uzere yatagindan dogruldu adam.
Sonunda, disariyi kendi gozleriyle gorme zevkini yasayabilecekti.
Pencer eden disari bakabilmek icin yavasca donmeye zorladi kendisini.
Pencere, bos bir duvara bakiyordu.
Adam hemsireye, vefat eden oda arkadasinin pencerenin disinda gorunen Harika seylerden bahsetmesine sebep olan seyin ne olabilecegini sordu.
Hemsirenin cevabi, olen adamin kor oldugu ve pencerenin onundeki duvari gormedigiydi. 'Sanirim seni cesaretlendirmek istedi' dedi.

Hayatın Yankısı
Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlar. Birden oğlan takılıp düşüyor ve canı yanıp “Aaaahhh!” diye haykırıyor. İleriki dağın tepesinden “Aaaaaahhh!” diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor. Merak ediyor ve “Sen kimsin?” diye bağırıyor. Aldığı cevab: “Sen kimsin” oluyor. Bu cevâba kızarak “Sen bir korkaksın” diye cevab veriyor. Ve aynı cevabı alıyor.
Çocuk babasına dönüp “Baba! Ne oluyor böyle?” diye soruyor. Babası: “Oğlum! Dinle ve öğren!” diyerek dağa dönüyor ve “Sana hayrânım!” diye bağırıyor. Gelen cevab “Sana hayranım” oluyor. Baba tekrar bağırıyor: “Sen muhteşemsin!” gelen cevab “Sen muhteşemsin!” oluyor. Oğlan çok şaşırıyor ama hâlen ne olduğunu anlayamıyor. Babası açıklamasını yapıyor:
“İnsanlar buna yankı derler ama aslında bu hayattır. Hayat dâima sana senin verdiklerini geri verir. Hayat, yaptığımız davranışların aynasıdır.
Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla şefkat istediğinde daha şefkatli ol! Saygı istiyorsan, insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmalarını istiyorsan, sen de daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural hayâtımızın parçasıdır, her kesiti için geçerlidir. Hayat bir tesâdüf değil, yaptıklarımızın aynada yansımasıdır.”

Carpe Diem
Güzel bir şey yap arkadaşım. Dünyaya kırk kerre gelinmez.
Madem yaşıyorsun, sıhhatli nefesler alıyorsun... Bir şey yap.
Bir şey yap... Güzel olsun.
Çok mu zor?
O vakit güzel bir şey söyle.
Dilin mi dönmüyor?
Güzel bir şey gör.
Veya:
Güzel bir şey yaz.
Beceremez misin? Öyleyse,
Güzel bir şeye başla.
Çünkü:
"HER İNSAN ÖLECEK YAŞTA"
Geç kalma!

Hayat Bu Kadar Kısa


-