20 Temmuz 2009 Pazartesi

Hayatın İyi Tarafı
Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu birşey bulurdu. Hatta bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile, “Bu adam, bu halde nasıl bu kadar iyimser olabiliyor” diye. Birisi nasıl olduğunu sorsa, “Bomba gibiyim” diye yanıt verirdi hep… “Bomba gibiyim”.
Jerry bir doğal motivasyoncuydu. Yanında çalışanlardan biri, o gün, kötü bir günündeyse, Jerry yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı. Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni.
Bir gün Jerryye gittim;
“Anlamıyorum” dedim, “Nasıl oluyor da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun, nasıl başarıyorsun bunu?”.
“Her sabah kalktığımda kendi kendime, Jerry bugün iki seçimin var, Havan ya . iyi olacak ya kötü derim. Havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda yine iki seçimim var; Kurban olmak ya da ders almak.
Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim. Birisi bana bir şeyden şikayete geldiğinde, yine iki seçimim var; şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek. Ben hayatın olumlu yanını seçerim.”
“Yok yahu” diye protesto ettim. “Bu kadar kolay yani”
“Evet kolay” dedi Jerry, “Hayat seçimlerden ibarettir.
Her durumda bir seçim vardır. Sen, her durumda nasıl davranacağını seçersin. Sen, insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin. Yani sen, hayatını nasıl yaşayacağını seçersin.”
Jerry'nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu uzun yıllar görmedim. Ama, hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine, seçim yapmayı tercih ettiğimde hep onu hatırlardım.
Yıllar sonra Jerry”nin başına çok tatsız bir olay geldi. Soygun için gelen hırsızlar, paniğe kapılıp, Jerryyi delik deşik etmişler… Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış.
Taburcu edildiğinde, kurşunların bazıları hala vücudundaymış. Ben onu olaydan altı ay sonra gördüm. “Nasılsın?” diye sorduğumda, “Bomba gibiyim” dedi. “Bomba gibi…”
“Olay sırasında neler düşündün Jerry” dedim.
“Yerde yatarken, iki seçimim var diye . düşündüm. Ya yaşamayı seçecektim ya ölümü, ben yaşamayı seçtim.”
“Korkmadın mı, şuurunu kaybetmedin mi?”
“Ambulansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı. Bana hep “iyileşeceksin merak etme” dediler. Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerlerken doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana “Bu adam ölmüş”

Paraşüt
Charles Plumb Vietnamda uçmuş,ABD Hava Harp Okulu mezunu bir pilottu.
Savaş sırasında yaptığı 75.inci uçuşta, yerden havaya atılan güdümlü bir füze tarafından vuruldu.
Derhal kendini fırlatıp paraşütle bir ormanın içine düştü.
Kısa bir sure sonra da Vietkonglar tarafından yakalandı ve tam 6 yıl Kuzey Vietnamda esir olarak tutuldu.
Bugün Charles Plumb yaşadığı bu tecrübe hakkında insanlara ders vermektedir.
Bir gün Charles ve eşi restoranda yemek yerlerken bir adam masalarına yaklaşır ve şaşkınlık içinde çığlık atar:
-Aman Allahım ! sen Plumb'sın .Vietnamda jet pilotuydun ,Kitty Hawk havaalanından. Uçağın düşmüştü!
-Evet ama sen nereden biliyorsun bunu ? der eski pilot Plumb
-Biliyorum çünkü uçuş öncesi senin paraşütünü ben hazırlamıştım.
Plumb hayretler içindeydi. Adam elini Plumbun omuzuna atar:
-Anladığım kadarıyla paraşüt işe yaramış
Plumb evet anlamında kafasını sallar. -Eğer işe yaramasaydı şu anda burada değildim.
Plumb o gece ,restoranda masaya gelen adamı düşünmekten uyuyamaz.
Savaş sırasında çoğu kez gördüğü bu adamla bir kez olsun konuşmadığını düşünür.
Çünkü o bir savaş pilotu,adamsa paraşüt hazırlayan basit bir askerdir sonuçta.
Oysa o asker ,uzun tahta bir masada saatlerini harcayarak ,dikkatle katladığı paraşütlerle ,
her seferinde hiç tanımadığı bir insanın kaderini ellerinde tutuyordu.
Bu olaydan sonra verdiği derslerde Plumb dinleyicilere hep aynı soruyu sormaya başladı:
Paraşütünüzü kim hazırlıyor?
Tüm hayatı boyunca ihiyaç duyduğumuz her şeyi bir başkasının hazırladığı biz modern dünyanın insanlarına sorulabilecek en anlamlı sorulardan biri
de bu belki de....Yaşamaya devam etmemizi sağlayan sayısız paraşütler var hayatımızda,her defasında bir başka insanın bizim için hazırladığı ,maddi paraşütler,
manevi paraşütler,duygusal paraşütler,ruhsal paraşütler......Sahip olduğunuz en büyük yeteneği kim kazandırdı size ,veya düşünce
yapınızı kim şekillendirdi?Kimler size moral verdi zor zamanlarınızda ya da hayata dair manevi değerlerin farkına varmanızı kimler sağladı?
Hayatınız boyunca paraşütünüzü hazırlayan kimlerdi?İşte onlar hayatımızı borçlu olduğumuz insanlardır.Peki siz kimlere, hangi paraşütleri hazırlıyosunuz, hiç düşündünüz mü?

Hayat Bu Kadar Kısa


-