15 Temmuz 2009 Çarşamba


Sihirli Hikaye- 2. Bölüm
İyi Benlikle (ben onu böyle adlandırıyordum) o gece rüyalarımda karşılaşmadımsa da, şans eseri uykudan uyandığımda yine yanımdaydı ve yüzünde herhangi bir şekilde acımayla veya avutmayla karıştırılamayacak o sakin alaycı gülümseme vardı. Aşağılaması canımı çok yaktı.
İkinci gün de birincisinden farklı değildi ve onun tekrarıydı ama ben yine, Varlığın benim de gereken cesarete sahip olsam gitmek isteyeceğim yerlere yaptığı ziyaretler sırasında dışarıda beklemeye mahkumdum. Bir insanın ruhunu vücudundan ayıran ve onu aşağılanacak duruma getiren şey korkudur. Çok defa bunu dile getirmeyi denedim ama kelimeler boğazımda anlaşılmaz seslere dönüştü ve o gün de önceki gibi sona erdi.
Bu durum, ben onları saymayı bırakana kadar birbirini izleyen günler boyunca devam etti; yine de, Varlıkla sürekli olarak bağlantıda olmanın üzerimde bir etki yaptığını keşfettim; ve bir gece, variller arasında uyanıp onun orada olduğunu gördüğümde, bariz bir çekingenlikle de olsa konuşma cesaretini buldum.
“Kimsin sen?” diye sormaya cüret ettim; ve hatta kendi sesimin dimdik çıkışından ürktüm; bu soru arkadaşıma keyif vermiş gibiydi, öyle ki, bana cevap verdiğinde gülümsemesinin daha az alaycı olduğunu farkettim.
“Ben, benim,” diye cevap verdi. “Ben, senin eskiden olduğun kişiyim; ben, senin yeniden olabileceğin kişiyim; neden tereddüt ediyorsun? Ben senin olduğun kişiyim ve senin diğer arkadaşın için fırlatıp attığın kişiyim. Ben, Tanrının imgesinde yapılan ve bir zamanlar senin bedenine sahip olan kişiyim. Bir zamanlar beraber yaşıyorduk; uyum içinde değil, çünkü bu asla olamaz, veya birlik içinde de değil, çünkü bu imkansız, ama tam sahiplenme için nadiren kavga eden ortak kiracılar gibi. O zamanlar sen çelimsiz bir şeydin ama ta ki ben artık seninle beraber olamayana kadar bencil ve yorucu hale geldin, bu nedenle senden ayrıldım. Dünyaya gelen her insanoğlunun içinde bir pozitif benlik ve bir de negatif benlik vardır. Beden
tarafından bunların hangisi desteklenirse o baskın hale gelir; o zaman diğeri geçici olarak veya sonsuza kadar yaşadığı yeri terk etmeye sevk edilir. Ben senin pozitif benliğinim; sense negatif benliksin. Ben her şeye sahibim; sense hiçbir şeye. İkimizin de içinde yaşadığımız beden bana ait ama temiz değil ve onun içinde artık yaşayamıyorum. Ancak temizlenirsen ona sahiplenebileceğim.”
Varlığa sorduğum bir sonraki soru, “Neden beni takip ediyorsun?” oldu.
“Sen beni takip ettin, ben seni değil. Bir süreliğine daha bensiz var olabilirsin, ama yürüdüğün yol aşağıya doğru gider ve sonu da ölümdür. Şimdi sona gelmiş olduğunu fark ettiğin için evini temizleyip beni içeriye davet etmenin akıllıca olup olmadığını düşünüyorsun. Beynindeki mevcut düşünce ve iradeden uzaklaş; onları varlığından arındır; ancak o zaman onları yeniden kontrolüm altına alabilirim.”
“Beynim artık gücünü kaybetti,” diye duraksadım. “İrade de artık zayıf bir şey; onları onarabilir misin?”
“Dinle!” dedi Varlık ve ben yerde ayakları altına acınacak şekilde sinerken üzerimde
yükseldi. “Bir insanın pozitif benliği için her şey mümkündür. Dünya ona aittir –onun
mülküdür. Hiçbir şeyden korkmaz, hiçbir şeyden dehşete kapılmaz, hiçbir şey için durmaz; ayrıcalık istemez, onları talep eder; hakimdir, eğilemez; istekleri emirdir; o yaklaştığında direniş kaçar; dağları düz eder, vadileri doldurur ve tökezlemenin bilinmediği düz bir ortamda yol alır.”
Ondan sonra yeniden uyudum ve uyandığım zaman sanki başka bir dünyadaydım. Güneş
parıldıyordu ve başımın üstünde kuşların cıvıldadığının farkındaydım. Dün titrek ve kararsız olan bedenim güçlü ve enerji doluydu. Varillerden oluşan piramide, onca zamandır burayı sığınacak bir yer olarak kullanmış olmamdan dolayı, durup hayretle baktım ve son gecemi de onun koruması altında geçirdiğimin hayretle bilincine vardım. Gece olan olayları hatırladım ve etrafımda Varlığı aradım. Görünmüyordu, ama kısa sürede çarpık görüntülü, bozuk biçimli, dağınık görünümlü çelimsiz, acınacak halde, titreyen bir şeklin dinlenme yerimin uzak bir köşesinde sinmiş olduğunu keşfettim. Yürürken sendeliyor ve bana acınacak halde yaklaşıyordu; fakat ben yüksek sesle, merhametsizce güldüm. O zaman onun negatif benlik olduğunu ve o ana kadar fark etmemiş olmama rağmen pozitif benliğin içimde olduğunu anladım. Ayrıca, uzaklaşmak için acele ediyordum; felsefeye ayıracak vaktim yoktu. Yapacak çok işim vardı – çok; bunu dün düşünmemiş olmam garipti. Ama dün geçmişti –bugün artık benimleydi– ve daha yeni başlamıştı.
Bir zamanlar günlük alışkanlığım olduğu üzere, adımlarım daha önce yemeklerimi yediğim yer olan tavernaya doğru yöneldi. Oraya girdiğimde neşeyle selam verdim ve selamıma verilen karşılıklara gülümsedim. Aylardır beni görmezden gelen kişiler, yolda yanlarından geçerken bana nezaketle selam veriyorlardı. Lavaboya ve oradan da kahvaltı masasına gittim; sonra, bara geçtiğimde bir an durakladım ve otel sahibine şunları söyledim:
“Eğer müsaitse, daha önce kullandığım odada kalacağım. Eğer değilse, oraya geçene kadar başka bir oda da idare eder.”
Sonra dışarıya çıkıp aceleyle fıçı imalathanesine doğru yöneldim. Avluda büyük bir araba vardı ve adamlar nakliye için varilleri ona yüklüyorlardı. Hiç soru sormadan varilleri tutup yükün tepesinde çalışan adamlara fırlatmaya başladım. Bu iş bittiğinde, dükkana girdim.Boş bir tezgah vardı; üstündeki dağınıklıktan onun kullanılmadığını anladım. Benim bir zamanlar çalıştığımla aynıydı. Paltomu çıkartıp kısa sürede üzerindekileri temizledim. Bir dakika sonra ayaklarım mengene kolunun üzerinde, fıçı tahtalarını rendeleyerek çalışıyordum. Bir saat sonra ustabaşı odaya girdi ve beni görünce şaşkınlıkla durakladı; bir zamanlar mükemmel bir işçi olduğum için şimdiden yanımda düzgün biçimde rendelenmiş fıçılardan oluşan bir yığın duruyordu; benden iyisi yoktu, ama maalesef yaşlılık bu becerimden beni biraz mahrum etmişti. Onun sormadığı soruya kısa ama ayrıntılı bir cümleyle cevap verdim:
“İşe geri döndüm efendim.” Başıyla onaylayıp geçti ve diğer adamların çalışmalarına baksa da çok geçmeden bana doğru soran gözlerle baktı.
Alınacak altıncı ve son dersin burada bitiyor olmasına rağmen, söylenecek daha çok şey var, çünkü o andan itibaren başarılı bir adam oldum ve çok geçmeden yeni bir tersanem oldu ve dünya nimetlerinin tümünden tekrar faydalanmaya başladım.
Bunları okuyan herkese aşağıdaki uyarılara dikkat etmeleri için yalvarıyorum, çünkü “başarı” sözcüğü ve onun ifade ettiği her şey bunlara dayanmaktadır:
Çok istediğiniz her şey sizindir. Tek yapmanız gereken elinizi uzatıp onları almaktır. İçinizdeki baskın gücün bilincinde olmak, elde edilebilecek her şeye sahip olmak demektir.Hiçbir zaman veya hiçbir şekilde korkunuz olmasın, çünkü korku negatif benliği besleyen bir uzantıdır.
Eğer beceriniz varsa, onu kullanın; dünya ondan faydalanmalıdır ve dolayısıyla siz de.Pozitif benliğinizle gece-gündüz beraber olun; onun tavsiyelerine kulak verirseniz, yanlış yapamazsınız.
Unutmayın ki, felsefe bir tezdir; sizin malınız olan dünya ise gerçeklerin ta kendisidir.Bu yüzden, içinizden geleni yapın; sizi yolunuzdan çevirecek şeyleri dikkate almayın; bir şey yapmak ve başarmak için hiç kimseden izin istemeyin.
Negatif benlik sadece sizden iyilik yapmanızı ister; pozitif benlik ise bunları bizzat yapar. Attığınız her adımda talih sizi bekler; onu yakalayın, kavrayın ve sıkı tutun, çünkü o sizindir; size aittir.
Bu uyarıları aklınızda tutarak şimdi harekete geçin.Elinizi uzatın ve büyük acil durumlar dışında belki de hiç kullanmadığınız pozitifliği yakalayın. Unutmayın; hayat en ağır acil durumdur.Pozitif benliğiniz hemen yanı başınızdadır; beyninizi temizleyin ve iradenizi güçlendirin. O hemen hakimiyeti ele geçirecektir. Sizi beklemektedir.
Bugün harekete geçme zamanıdır; bu yeni yolculuğa hemen şimdi başlayın.
Her zaman tetikte olun. Hangi benlik sizi kontrol ediyorsa, diğeri hep yanınızda
beklemektedir; her an için içinize kötünün girmesine karşı dikkatli olun. Benim görevim burada sona eriyor. Size “başarı”nın reçetesini yazdım. Uyulması halinde, bu
reçete kesinlikle başarısız olamaz. Tam olarak anlaşılamadığım yerlerde bunu okuyanların pozitif benliği eksikliği dolduracaktır; Ve şu anda kendi İyi Benliğime gelecek nesillere ve size; bu her yeri dolduran iyiliğin sırrını –içinizde var olan şey olmanın sırrını– taşıma sorumluluğunu yüklüyorum.
(SON)

0 yorum:

Yorum Gönder

Hayat Bu Kadar Kısa


-