19 Temmuz 2009 Pazar

Farkında Olmak
Genç bir Yönetici, yeni Jaguarı içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar geçen mesafede yola çocuk fırlamadı. Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir taş çarptı. Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti. Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı.
Bunu yaparken de bağırıyordu : Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir sürü para ödemek zorunda kalacağım. Neden yaptın bunu ?
”Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi. “Lütfen, amca, lütfen kızmayın. Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim. Taşı attım çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı. Çocuk, gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti. “abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum.”
Çocuğun şimdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama sordu : “Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardım edebilir misiniz? Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır. Ne diyeceğini bilemez halde, genç yönetici boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı. Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkartıp, çeşitli yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı. Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam, abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun ardından bakakaldı. Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi.
Arabanın yan kapısında taşın bıraktığı iz çok derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiçbir zaman tamir ettirmedi.
Oradaki izi, şu mesajı hiç unutmamak için sakladı : Hiçbir zaman yaşamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin taş atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme. Yaratıcı ruhumuza fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa, bize taş fırlatmak zorunda kalır.
Fısıltıyı dinle… veya taşı bekle. Seçim senin.

Kendi Engeliniz Olmayın
Kim olduğunuz ya da nereden geldiğiniz hiç fark etmez. Kazanma yeteneğiniz sizinle başlar. Her zaman, yapmanız gereken sadece içinizdeki ışığı ortaya çıkarmaktır. Başarılı olan her kişi bunu birisi yol göstersin diye yapabilmiştir. Yol göstericiniz her zaman aileden biri olmayabilir. Benim durumumda bu, okulum ve arkadaşlarım olmuştu.
Yaralarınızdan Bilgelik Yaratın
Mücadelenin olmadığı yerde dayanıklılıkta yoktur. Hata daha da ileri giderek diyebilirim ki; hayat hakkınız mücadele gücünüz kadardır. Hemen şimdi! Dost görünen düşmanlarınız, yediğiniz kazıkları, türlü kıskançlıkları elinizin tersiyle itin ve doğru bildiğiniz yolda yürümeye devam edin. Unutmayın! Öç almanın en iyi yolu başarılı olmaktır. Kendinizden nefret etmeden başkalarından nefret etmeyi başaramazsınız.
Sınırınız Gökyüzü Olsun
Her şeye sahip olabileceğinizi bir an için bile aklınızdan çıkarmayın. Yanlızca bunun tek bir adımla başarılamayacağını, tek gecede olmayacağını bilin yeter. Unutmamanız gereken tek şey budur. Onun dışında imkânsızı istemekte hiçbir sakınca yoktur.
Kendinize Borçlu Kalmayın
Benim felsefem şudur: Şu anda elimden gelenin en iyisini yapmalıyım. Bu sadece hayata karşı sorumluluğum yüzünden değil, aynı zamanda bir an sonra daha iyi bir yerde olabilmem içinde gerekli ve bunu kendime borçluyum. Olmasını istediğiniz tüm değişikler için işe en önce kendinizden başlamaya ne dersiniz.
Olmayan Formüllerinin Peşine Takılmayın
Hayat sizi cesaretiniz ve çalışkanlığınız ölçüde ödüllendirecektir. Biliyor musunuz, yaşamın en büyük sırrı, hiçbir sırrı olmamasında. Amacınız ne olursa olsun, oraya ancak çalışmaya ancak gönüllüyseniz ulaşabilirsiniz. İsteyecek kadar cesur olun, hak edecek kadar da çalışkan.
Merak etmeyin, gerisi kendiliğinden gelecektir.
Talk-Showcu Oprah Winfrey´´in başarı taktiklerininden derlenmiştir.

Hayat Risk Almadan Yaşanmaz
Gülmek; "SAF" denme riskini göze almaktır.
Ağlamak ise; "DUYGUSAL" görünme riskini...
Birine yakınlaşmak; "KENDİNİ KAPTIRMA" riskini,
Duygularını açmak; "KENDİNİ ORTAYA KOYMA" riskini,
Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise;
"ONLARI BAŞKASINA KAPTIRMA" riskini göze almaktır.
Sevmek; "KARŞILIK GÖREMEME" riskini...
Yaşamak ise; "ÖLME" riskini göze almaktır.
Umutlanmak; "HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMA" riskini
Çabalamak ise; "BAŞARISIZ OLMA" riskini göze almaktır...
Ama riskler yaşanmalıdır,çünkü; hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır.Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korununabilir ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez.Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken,bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder.
Sadece; riski göze alabilen kişi hürdür.


Duvarların Arkasında Kalan Yazılar-2
1. Büyük aşklar ve büyük kazanımların büyük Risk taşıdığını hesaba katın.
2. Kaybettiğinizde, aldığınız dersi de kaybetmeyin.

3. Üç ´S´ yi hep uygulayın: Saygı kendiniz için, Saygı başkaları için ve Sorumluluk tüm davranışlarınız için,
4. İstediğinizi alamamanızın bazen ne kadar büyük bir şans olduğunu hatırlayın.
5. Kuralları iyi öğrenin ki, onları düzgün şekilde ihlal etmeyi bilesiniz.

6. Küçük bir aksaklığın, büyük bir arkadaşlığı yaralamasına izin vermeyin.
7. Hata yaptığınızı anladığınız zaman, düzeltmek için derhal gerekli adımları atın.
8. Biraz yalnız zaman harcayın.
9. Kollarınızı değişime açın, ama değerlerinizin kaybolup gitmesine izin vermeyin.
10. Sessizliğin bazen en iyi yanıt olduğunu hatırlayın.
11. İyi ve şerefli bir hayat yasayın. Yaşlandığınızda ve dönüp geçmişinize baktığınızda, ikinci kez keyif alın.

12. Sevgi dolu bir ev, hayatınızın temelidir. Sakin, düzenli bir ev yaratmak için elinizden gelen herşeyi yapın.

13. Sevdiklerinizle anlaşmazlığa düştüğünüzde, sadece mevcut durumla ilgilenin. Geçmişi getirmeyin.
14. Bilginizi paylaşın. Bu ölümsüzlüğe giden yoldur.

15. Dünyaya karsı nazik olun.

16. Yılda bir kez, daha önce hiç gitmediğiniz bir yere gidin.

17. En iyi ilişkinin, birbirinize karşı duyduğunuz aşkın, birbirinize olan ihtiyaçtan daha fazlalaştığı zaman olduğunu hatırlayın.

18. Başarınızı, ona ulaşmak için nelerden vazgeçtiğinizle yargılayın.


Paradigma
Prof. Covey in konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan 2 kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görerek, çok öfkelenmiş ve oğlumu
küçümsüyorlar diyerek te çok üzülmüş.Yemek molasında oğluna, şunların kafasına çantamı indiresim geliyor, demiş. Oğlu, anne o adam Finlandiyalı, burada smultane tercüme yok, mecburen tercümanı yanına oturttuk, demis.
Havaalanında aktarma yapmak isteyen yaslı bir hanim, uçağının 2 saat gecikmeli olduğunu öğrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna geçmis.
Yanındaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu bırakarak, okumaya dalmış. Bir ara bakmış ki, yanındaki koltuğu oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini açıyor ve de yemeye başlıyor. Kurabiyelerin kendisine ait olduğunu hissettirmek isteyen kadın, adama dik dik bakmış.
Hatta cani o an istemediği halde, kutudan bir kurabiyeyi ağzına atmış. Her halde kurabiyelerin sahibinin kim olduğunu artık anlamıştır diye düşünürken, adam bir tane daha ağzına atmaz mı.Hemen kadın da bir tane daha atmış ve bir yarışma başlamış, adam bir tane, kadın bir tane. Sonuçta kutuda tek kurabiye kalmış, adam onu hızlıca kaparak ortadan bölmüş ve gülerek kadına ikram etmiş.
O sirada, kadinin uçaginin alana indiği anonsu duyulmuş ve işlemler için kadın bankoya gitmiş. Pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, ne görsün ;
KENDI KURABIYE PAKETI, HIÇ AÇILMAMIS OLARAK ÇANTASINDA
DURMUYOR MU ! MEGER, ADAMIN KURABIYESINI YIYORMUS.
Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor.Davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz.
Covey bu örnekleri ; ayni enformasyona farklı bakış, bizim davranışlarımızı belirler, diye özetliyor. Buradan yola çıkarak çözemediğimiz sorunlar için,paradigma (zihin haritası) değiştirmenin gereğini vurguluyor.
Einstein´in bir sözünü anımsatıyor :
Karşılaştığınız sorunları, o sorunları yarattığınız düşünce düzleminde kalarak çözemezsiniz. Çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi, "sorunların içinde kaybolmak" yerine, paradigma değiştirmeyi başarıp, sorunlara farklı biçimde yaklaşabilenler, o sorunu asma şansını da yakalıyorlar. Zaten sorunlarımızı dostlarımızla paylaşmamızın nedenlerinden biri de, farklı bir bakisin, bize farklı davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir. Çözümsüz gibi gördüğünüz sorunlar konusunda paradigma değiştirmenin önemi vardır.
Aslında hayatimizi, basarimizi, mutluluğumuz belirleyen bizim kendi davranışlarımızdır. Başımıza gelen her şeyle onlara verdiğimiz tepki ve yanıt arasında geniş bir hareket alanı vardır......."

Hayat Bu Kadar Kısa


-